KARACİĞER VE DETOKS HAKKINDA HERŞEY
Detoksifikasyon Nedir?
Karaciğer, yaşamın devamı için birçok fizyolojik ve biyokimyasal olayın meydana geldiği ana merkezimizdir. Detoksifikasyon dediğimiz DETOKS fonksiyonu da bu önemli görevlerinden biridir. Karaciğer içerisinde bir seri kompleks tepkime gerçekleşir ve bu tepkimeler zararlı rnaddeleri zehirsizleştirir. Bu olaya detoksifikasyon denir. Vücudumuzun ana detoksifikasyon organıdır karaciğer.
Vücuda zarar veren maddeler hem dış kaynaklı hem de vücudumuzun bazı reaksiyonları sonucu ürettiği maddelerin zehir etkisi oluşturması ile iç kaynaklı olabilir (2). Vücuda zarar veren dış kaynaklı maddeler olan ksenobiyotikler ve radyasyon gibi etkenler yanında organizmada da oksidasyon ve redüksiyon yani indirgenme – yükseltgenme reaksiyonları sonucunda oluşan serbest radikaller iç kaynaklıdır. Ksenobiotikler, besin maddeleri dışında vücuda alınan ve vücuda zararlı olan patojen tüm kimyasal maddelere verilen genel isimdir. İç kaynaklı serbest radikal denilen ve yörüngesinde eşlenmemiş bir elektronu bulunan kararsız moleküller (3) ise çevrelerindeki sağlıklı hücrelerden elektron çalarak onlara da zarar verirler. Serbest radikaller belirli bir seviyeye kadar temizlenmez iseler kansere, çeşitli kronik dejeneratif hastalıklara, immün sisteme zarar veren hastalıklara neden olabilir ve yaşlanma sürecine de katkıda bulunurlar (4). Bedenimiz, bu ksenobiotik ve serbest radikallerin oluşturduğu zararı detoksifıkasyon enzimleriyle ve antioksidan sistemle en aza indirgemeye çalışır.
Yanlış beslenme alışkanlıkları ile kötü beslenme, ksenobiyotik bileşiklere yoğun maruz kalma (ilaçlar, pestisitler-tarım ilaçları, her türlü kimyasallar boyalar parfümler vb.), yaş, genetik yapı, barsak florası bozulması, aşırı egzersiz, uygunsuz yaşam alışkanlıklarına (sigara, alkol vb.) bağlı olarak detoksifikasyon yolları zamanla bozulabilir.
Vücudun Neden Detoksa İhtiyacı Var?
Toksinlerin önemli bir kısmı yağda çözünen maddelerdir. Vücudumuz ise toksinleri idrar, safra dışkı veya ter olarak atmaya çalışır. Bu yollar ile toksinlerin atılabilmesi için suda çözünür hale getirilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde bu toksinler yağdan zengin beyin gibi, enzimce zengin hücre zarı gibi dokulara sıkıca yerleşir ve bedeni zehirleyerek her türlü hastalığın ortaya çıkmasına neden olur.
Karaciğerde Detoks Nasıl Gerçekleşir?
Vücudumuzda detoksifikasyon; Faz I ve Faz II olarak iki basamakta gerçekleşir. Aşırı ksenobiyotik yüklenmesi, serbest radikallerin artışı ve tüm zararlılar; karaciğer detoks enzimlerini harekete geçirir. Faz I aktiviteleri, karaciğer hücre zarında olurken Faz II aktiviteleri hücrede sitoplazmada meydana gelir (5).
FAZ I: Detoksifıkasyon sürecinin Faz I aşamasında karaciğer, toksik maddeleri orijinaline göre daha fazla toksik olabilen ara metabolitlere dönüştürür (8). Yani bu fazda toksik maddeler, daha işlenebilir ama daha zehirli hale getirilerek Faz II’ ye hazırlanır. Karaciğer bunu spesifik enzimlerle yapmaktadır. Bu aşama, sitokrom P450 (Cyt-P450) enzim sistemiyle gerçekleştirilir, indirgenme ve yükseltgenme tepkimelerini içerir (2,5). Sitokromlar, bir ksenobiyotik bileşik vücuda girene kadar dokularda düşük seviyelerde bulunurlar. Bu noktada sitokrom enzim genleri aktive edilir ve çok miktarda enzim sentezlenir. Bu aşama, vücut tarafından ksenobiyotikleri, steroid hormonları ve ilaçların çok önemli kısmını, detoksifikasyona uğratmak için çalışan ilk savunmadır. Esas olarak karaciğerde, bir miktarda da bağırsak hücrelerinde, böbreklerde, akciğerde ve hatta beyinde gerçekleşir. İlaçların çoğu bu aşamada metabolize olurlar.
Faz I’den Faz II’ye geçerken çok toksik ara metabolitlere karşı hücreyi koruyacak güçlü antioksidan savunma sistemine ihtiyaç duyulur. Hücreler, oksidatif zararı önleyen, durduran ya da kısmen onaran koruyucu mekanizmalara sahiptir ki bu sisteme “antioksidan savunma sistemi” adı verilir.Antioksidan kapasiteyi destekleyen mikrobesin öğeleri içinde; karotenler (Vit A), askorbik asit (Vit C). tokoferoller (Vit E), selenyum, çinko, bakır, manganez, koenzim Q, thioller (lahanagiller, turpgiller, sarımsak-soğan vb.), biyoflavonoidler, silimarin (deve dikeni), piknogenol sayılabilir. Serbest Radikallerin nötralize edilmesinde en önemli rolü GLUTATYON enzim sistemi oynar.
Faz I Detoksifikasyon Sisteminin Çalışmadığını Nasıl Anlarız?
Faz I detoksifikasyonunu ölçen en iyi test Kafein Testidir. Akşam az miktarda çay, kafein tükettiğiniz halde gece uykusuzluk oluyorsa, alkol alındıktan sonra uykuya meyiliniz artıyorsa, parfüm ve diğer kimyasallar sizi rahatsız ediyorsa Faz I çalışmıyor olabilir.
Faz I Detoksifikasyonunun En Önemli Semptomları: uyku kalitesinde azalma, halsizlik, anksiyete, kaygı, depresyon, yaşam neşesinde azalma, kronik yorgunluk, ağrılarda artma, su içme isteğinin azlığı, sabah yemek istememe şeklinde kendini gösterebilir.
FAZ I Reaksiyonu Neler Baskılar?
Bunlar arasında; kötü beslenme, ilaçlar ( (psikiyatrik bazı ilaçlar (benzodiazepinler), allerji ilaçları (antihistaminikler), mide ilaçları (simetidin), mantar ilaçları (ketakonazol)), bağırsak mikrobiyatasının bozulması, aşırı egzersiz (egzersiz, tüm fazları aktive eder ama aşırı olduğunda serbest radikal üretiminde artış meydana getirdiğinden Faz I inhibisyonu yapar), çevresel toksinler (karbontetraklorir, egzos dumanları, boyalardan inhale edilen gazlar, dioksin, böcek ilaçları), yaşlanma sayılabilir.
FAZ I Reaksiyonu Neler Destekler?
Mikrobesin destekleri: riboflavin (Vit B2), niasin (Vit B3), piridoksin (Vit B6), folik asit (Vit B9), vitamin B12, glutatyon, dallı zincirli amino asitler, flavonoidler, fosfolipidler, bu fazın destekleyicileridir.
FAZ II : Bu fazda, Faz I’den gelen ürünler hidrofılik X grubu ile birleşerek suda çözünür ve rahat atılabilir ürün haline gelirler. Faz I’den gelen bu ara metabolitler, yine pek çok enzimlerin görev aldığı özel reaksiyonlar ile safra veya üre ile atılmak üzere daha zararsız ve suda çözünen maddeler haline dönüştürülürler (2). Bu fazda; glutatyon konjugasyonu, metilasyon, sülfasyon, asetilasyon, glukuronizasyon reaksiyonları yürütülür. Bu tepkimeler, besin kaynaklarını da içeren kofaktörlere (çalıştırıcılara) ihtiyaç duyarlar.
Vücuttaki çevresel toksinler, kanserojenler, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, çeşitli nitrosaminler, steroid hormonları da içeren tümör uyaranları, heterosiklik aminler, mantar toksinleri, aromatik aminler gibi kanserojenler, gıda katkı maddeleri, ilaçlar, bağırsak bakterilerinin toksinleri, bu fazda atılıma hazırlanır.
Karaciğer mitokondrilerinde fonksiyon bozukluğu gelişirse, magnezyum eksikliği varsa veya sedanter yaşam fiziksel aktivite yetersizliği de mevcutsa Faz II detoksifikasyonu yavaşlayarak toksinlerin birikimine sebep olabilir.
Akciğer ve solunum yollarında, mesanede gelişen kanserler, karaciğer yağlanması, hamilelik toksemisi, bağırsak disbiyozisi, Faz II detoksifikasyonun yavaş olduğunun göstergelerindendir.
Faz II Reaksiyonu Neler Destekler?
Amino asitler (Glisin, Taurin, Glutamin, N-Asetil Sistein, Sistein, Metionin), magnezyum, kolin, vitamin B5, vitamin B12, folik Asit (Vitamin B9), vit C, betain, SAM-e, N Asetil Sistein, zerdeçal, zencefil enginar, biberiye, deve dikeni, yeşil çay, turunçgiller, kakule, tarçın,sumak, ısırgan, karahindiba kökü, omega 3 içeren gıdalar, brasilika grubu sebzeler (brokoli, brüksel lahanası, karnabahar, lahana, turp vb.) sarımsak, soğan, yeşil yapraklı sebzeler, kereviz, dereotu, maydanoz, avokado, soya, kabak, kırmızı üzüm, bu destekler arasında sayılabilir.
Detoksifikasyon Sisteminin Çalışmadığını Nasıl Anlarız?
Yoğun ilaç kullanımına bağlı meydana gelen karaciğer büyümesi, detoksifikasyonu yürüten enzimlerin fazla uyarımı ile ilgili olabilir (6).
Hastalık ve sağlık durumları da detoksifîkasyon aktivitesini etkiler. Alkolizm, karaciğer yağlanması, siroz ve karaciğer kanserinden dolayı normal karaciğer fonksiyonunun bozulması genelde detoksifikasyon aktivitesini de düşürmektedir (1).
Detoks enzimleri görevini yapamazsa, çevrede bulunan hem doğal hem de sentetik maddeler vücudun yağ dokularında birikebilir. Bunun sonucu oluşan zehirlenme, kronik hastalıkların ve kanserin başlıca nedeni olabilir. Enzimlerin yeterli uyarımı ve yeterli düzeyde sağlıklı cevap ile bu potansiyel toksinler ve kanserojenler yüksek seviyedeki miktarlar haricinde zararsız hale çevrilirler (7).
Vücutta Detoksifikasyon Dengesi Bozulunca Ne Olur?
Faz II detoks sistemi yavaşsa ya da yetersiz ise Faz I’ de üretilen toksik ara ürünler vücuttan temizlenemez ve kanda “toksik ara ürünler” birikir. Bilinçsizce şelasyon yapılırsa daha çok toksik ara ürün oluşur. Orijinalinden daha tehlikeli toksik ara ürünler için vücutta bol antioksidanın hazır bulunması gereklidir. Eğer antioksidan sistem de yetersiz ise oluşacak zehirlenme, kronik hastalıkların ve kanserin başlıca nedeni olabilir.
Yani vücudumuzun toksinleri uzaklaştırma kabiliyeti büyük oranda karaciğer sağlığına bağlıdır.
Sonuç Olarak……..
Vücuda zarar veren dış kaynaklı maddeler olan ksenobiyotikler ve radyasyon gibi etkenler yanında organizmada da oksidasyon ve redüksiyon reaksiyonları sonucunda serbest radikaller oluşur. Vücut bu serbest radikallerin oluşturduğu zararı detoksifıkasyon enzimleriyle ve antioksidan maddelerle en aza indirmeye çalışır. Karaciğer, detoksifikasyon enzimlerinin yoğun olarak toplandığı en önemli organdır. Vücuda dışandan giren toksin ve kimyasallar, karaciğerde Faz I aşamasında Sitokorm P450 enzimleriyle daha reaktif duruma geçer. Bu durumda devreye giren Faz II enzimleri, bu reaktif ara metabolitler dediğimiz maddeleri, suda daha kolay çözünen moleküllere çevirir, Vücut bu enzim sistemlerini dengede tutmak için ilgili genleri uyarıcı ve baskılayıcı mekanizmalar geliştirmiştir. Dışarıdan alınan bazı besin maddeleri ve takviyeler ile bu mekanizmayı daha faydalı hale getirmek mümkündür.
Müdahalelerde dikkat edilmesi gereken, besin veya gıda dozunun miktarı, zamanlaması ve süresidir (8). Şu da unutulmamalıdır ki bazı gıdalar Faz II’yi uyarırken, Faz I’i baskılayabilirler veya tam tersi olabilir. Ancak bu çok karmaşık bir durumdur. O nedenle fazları çalıştıran gıdaları ve destekleri dengeli ve kontrollü oranlarda almak gerektiğini söyleyebiliriz.
DR.SİBEL BİLGİN
KAYNAKÇA
- European Journal of Science and Technology Special Issue 32, pp. 1156-1161, December 2021. Karaciğerde Detoksifikasyon Ayşegül Çebi, Emine Dıraman, Fatma Gönül Sezgin. DOI: 10.31590/ejosat.
- Altern. Med. Rev, 3:3, 187-198, 1998. The detoxification enzyme systems. Liska, D.J.
- Acad. Sci. Review, 899, 136-47, 2000. Free radicals and antioxidants in the year 2000 a historical look to the future. Gutteridge, J.M. ve Halliwell, B.
- FEBS Lett., 281, 9-19, 1991. DNA damage by oxygen drived species. Its mechanisms and measurement in mammalian species. Halliwell, B. ve Anımoa, O. I.
- FL: CRC press, Inc, 29-53, 1996. Role of Metabolism in Chemical Toxicity, In:Ioannides, C.,ed., CytP450: Metabolic and Toxicological Aspects, Boca Raton, Vermeulen, N.P.E
- Blockwell Scientific Publications, 12. Baskı (2011). Diseases of the liver and biliary system. Sheriock, S.
- American Medical Association. Graw, 3 -27 (1998). The Cytochrome P450 Enzyme Systems. A Backround Briefing, Blakeslee, D.
- J Besin Metab. 16 Haziran 2015;2015:760689. Gıdalar ve Gıda Türevi Bileşenler Kullanılarak Metabolik Detoksifikasyon Yollarının Modülasyonu: Klinik Uygulamaya Sahip Bilimsel Bir İnceleme. Romilly E Hodges, Deanna M Minich.PMCID: PMC4488002 PMID: 26167297
.