HİPNOZ
Hipnoz, aslında hayatımızın içinde. Çocukluğumuzdan itibaren, toplumun öğrettiği ve dayattığı telkinleri kabul eder, bu telkinleri kendimiz ve dünya hakkında inançlara dönüştürerek, oluşturduğumuz programı işletmeye başlarız. Bu işletme sırasında kimliğimiz, kişiliğimiz, bilincimiz oluşur. Pek çok kez, pek çoğumuz farkında olmadan sık sık trans durumuna geçeriz. Sevdiğimiz bir film karşısında, bir dizi karşısında, çok sevilen bir belgeseli seyrederken, araba kullanırken, müzik dinlerken, bilgisayar oyunu oynarken öyle anlar olur ki adeta onun dışındaki uyaranlara kapatırız kendimizi, yanıt vermeyiz ve sadece konsantre olduğumuz şeye ilişkin mesajları ve telkinleri alırız. Bilinçaltı için en tanıdık ses, anne kalbinin ritmidir. Bu nedenle, her türlü ritmik olay ya da ses karşısında hipnoz olma eğilimimiz artar.
İbni Sina “Ruhsal bir hayal gücü vardır. Bu güç, hastalıkları oluşturabileceği gibi, var olan rahatsızlıkları da ortadan kaldırabilir. Beden, ruhsal hayal gücünün emirlerine itaat etmek zorundadır” derken on yüzyıl öncesinden, yüzyıllarca sonrasını hem sinirbilim hem psikoloji hem kuantal boyutta görebilmiştir.
‘Hipnoz‛ mitolojideki iyi kalpli, nazik, uyku Tanrısının adıdır. 19. yüzyılda İngiliz doktor olan James Braid, kendi geliştirdiği teknikler ile elde ettiği trans halindeki uykulu bu zihinsel duruma‚ Tanrı Hipnoz‛un adını verir. Süreç aslında daha öncesinde Dr. Anton Mesmer ve Manyetizma ile başlar.
Amerikan Tıp Birliği’nin tanımına göre “Hipnoz, bilincin kritikal faktörünün (bilinç ile bilinçaltı arasındaki kritize eden bölüm) bypass edilmesi ve bilinçaltında kabul edilebilir selektif bir düşüncenin kabul edilmesi halidir”. Herhangi bir telkinin kabul edildiği her türlü durum‚ hipnotik durumdur. Bilinçaltı tarafından kabul edilmiş bir telkini almak da hipnoz almak anlamına gelir. Hipnoz uygulanan kişi ‘suje‛, hipnoz uygulayan ise ‘hipnozitör’dür.
İhtiyaç olunan konulara ilişkin doğrudan (direkt) veya dolaylı (indirekt) telkinler ile bilinçaltındaki istenmedik kalıpları değiştirerek, farkındalık, yeniden yapılanma süreçlerinin gerçekleşmesi sağlanır. Psikoterapi açısından bakıldığında, dinamik alan terapisi ve hipnoanaliz kapsamında uygulandığı gibi bilişsel davranışçı terapiye destek olarak da kullanılır.
Hipnoz için tıbbi olarak belirlenen endikasyonlar; ağrı kontrolü (migren, gerilim tipi baş ağrısı, kronik fiziksel ağrılar, trigeminal nevralji, ağrısız doğum, kanser ağrıları vb), hipnoanestezi ile bazı cerrahi müdahaleler, tik, kekemelik, enürezis nokturna, cinsel işlev bozuklukları, sigara bağımlılıklar, fobiler, anksiyete- kaygı bozuklukları, depresyon, panik bozukluklar, obezite, bulumia, performans anksiyetesi, posttravmatik stres bozuklukları vb. dir.
Hipnozun evreleri; ‘mayalama- ön konuşma- ikna, hipnotik indüksiyon (trans halini oluşturma), derinleştirme, telkin (direkt, indirekt telkin)‛ şeklinde gerçekleşir. Hipnoz esnasında, anamnez ve ön görüşme sırasında belirlenen sorun dışında bambaşka nedenler karşımıza çıkabilir. Bilinçaltı dili, bize bambaşka nedenler sunabilir. Hipnoz öncesi mayalama, kişinin ikna inanç ve hipnozu kabulü için hazırlık dönemidir. Kişi, sigara bırakmaya karar verir. Bir arkadaşından hipnoz ile sigarayı bıraktığını öğrenir, buna inanır ve aynı yöntemle sigarayı bırakmak için başvurur ise hipnoza önceden mayalanmış hazır olarak gelir. Bu kişinin mutlaka telkin kabulü çok güçlü olacaktır.
Hipnozun gerçekleşmesi için, o konuda verilen telkinin kabul edilmesi gerekir. Hipnoz bir davranışı, trans ise zihinsel durumu tanımlar. Hipnotik trans, zihni telkine açık bir hale getirmek için oluşturulmaya çalışılan zihinsel durumdur. Trans odaklanma, hipnoz ise bir telkinin kabul edilmesidir.
Aslında telkin kabul eden her durum, hipnotik durumdur. Hipnozun gerçekleştiğini anlamak için, kişinin verilen telkinlere göre zaman içinde istendik duygusal ve davranışsal değişimin gerçekleşmiş olması gerekir.
Erken çocukluk döneminde biriken, bilinçaltı yığınağı oluşturan ve ileriki yaşamda oluşan istenmedik psikolojik durumlara neden olan üç temel duygu vardır, incinme-terkedilme, korku-kaygı-panik, öfke-nefret-kırgınlık. Hipnoterapi sırasında, hangi duygusal alanda yoğunlaşma olursa, bunlara neden olan olaylar ortaya çıkar. Direkt, indirekt telkinleri kullanarak bu süreçleri çözümlemeye çalışırız.
Sonuç olarak hipnoz; kişilerin hem trans altında gevşeyip rahatladığı hem de istendik değişikliklerin gerçekleşmesi adına çok etkin sonuçların alınabildiği yardımcı bir teknikdir.
Hipnoz Uygulanabilecek Durumlar:
- Ameliyat korkusunu yenme, anksiyete ve ağrıyla baş etme
- Postoperatif ağrı, bulantı , kusma ve anksiyete ile baş etme
- İntraoperatif ağrı, anksiyeteyi azaltma
- Tüm tanısal ve girişimsel işlemler sırasında
- Acil tıpta kaygı giderilmesinde ve tedaviye uyumun sağlanmasında
- İnfertilite tedavi sürecinde
- Gebelik ve doğum süresince ve kadın hastalıklarında
- Obesite tedavisine destekleyici
- Yeme bozuklukları
- Sigara bırakmada tedaviye destekleyici,
- Alkol bağımlılık tedavisinde
- Depresyon, anksiyete bozukluğu ve stres bozuklukları
- Organik olmayan uyku bozuklukları
- Organik olmayan cinsel fonksiyon bozuklukları
- Fonksiyonel barsak bozuklukları
- Akut ve kronik ağrı
- Trigeminal nevralji
- Atopik dermatit, seboreik dermatir, ürtiker gibi organik nedeni olmayan kaşıntılarda
- Allerjik rinit, alerjik astım
- Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
Kişi; kollektif bilinçaltı, bireysel bilinçaltı, bilinç düzeyi, varoluşsal alan, alt benlik-üst benlik, manevi alanın hepsi ile birlikte vardır. Dönüşüm, değişim ve terapi süreci, bütünsel bakış açısı ile değerlendirilmelidir.